Pages

25.9.12

for whom the bell tolls?

bazı günler farklıdır. uyandığında, gece gördüğün rüya ile kıpır kıpır olmuştur için. bir kez daha aşık olmuşsun; ilkbahar gelmiş, denizler ısınmış, kirazları özlemeye başlamışsın gibidir. her şeyin bir rüya olduğunu fark etmek bile üzmez seni. arkadaşlarınla yaşadığın sorunlar, gelecekle ilgili düşünceler aklına gelmez. hayat güzeldir, hayat devam ediyordur, hayat her zaman yaşamaya değerdir.

bugün, böyle bir güne, uyumaya doyamadan başladığımı söyleyebilirim. havanın soğumasından bile korkmuyordum galiba. emin değilim.

aynı gün bir şey olur. yeni bir şey fark edersin, kendinle ilgili. anlam veremediğin üç beş parça, tesadüfen yerlerine oturuverir. yapman gerekenleri, yolunu daha iyi görürsün, etraf aydınlanır. ama harekete geçecek zorunda olmak korkutur seni. yatağın gelir aklına, sıcacık ve güvenli. çok eskiden beri, bir yerlerden tanıdık bir huzur verir. birden uyku bastırır, ama bilirsin ki, yatsan da uyuyamazsın.

uyuyamadım ben de. çanlar çalıyordu kafamda.

7.9.12

bir gün, tekrar...

hiçbir şey yapma sen. aman, hiçbir şey hissetme ! ben burada, bütün bu öfkemi dindirecek, senin ve daha başkalarının yerine geçerek beni sakinleştirecek kişiyi bekleyedurayım. beklerken senin mutluluk oyunlarına inanıp üzüleyim. bir gün, tekrar mutsuz olursan, yanında olmamanın hayallerini kurayım, çünkü sadece o zaman tamamen kurtulduğumu anlarım. 

hayatınızda bir şeyler düzgün giderken, hatta (tahtalara vurarak) pek çok şey düzgün giderken, acı veren bir şeyi görmezden gelmek kolaydır ve zordur. defalarca bakmayacağım, artık sana yazmayacağım, beni düşünüp düşünmediğini bile düşünmeyeceğim dememe rağmen, hala kendi kendimi ezerek yapıyorsam bir şeyleri, iyi bir dayağı hak ettim gerçekten. kendimi cezalandırmakta üstüme yokken, senin kendimi suçlu hissettirmekte üstüne yok. işte, zaten bu ve buna benzer birçok yüzden, 

we were perfect together... 

ama neyse ki, bir sözüyle güldürebilen *gerçek* arkadaşlar var. 
yapılması gereken işler var. 
mutlu şarkılar var.

yine de önce summertime sadness'ı bi dinlemek lazım. sonra gülecek bir şey buluruz illa ki.