Pages

27.2.10

rüya.

günlerdir rüyalarımda figüranı oynayan, her yaptığımı uzaklardan izleyen, arada yanıma gelip bi cümle söyledikten sonra kaybolan kişi, başrole geçse olmaz mı ya? ben de her yaptığımın izlendiğini bilerek, sürekli bakınmasam etrafıma mesela :) uyanınca yorulmuş oluyorum aramaktan, tek şikayetim bu. gerçekten! :)

komik rüyalar serime devam ediyorum bi yandan. ama eğlenceli böylesi, erken yatmaya devam o zaman! ihi..

25.2.10

iyi ki..

'a happy birthday girl' tam da böyle olur işte! :)

bu kadar çok çikolatası olan biri, nasıl mutlu olmasın ki.. hem de kelimesi kelimesine şunlar yazılmışken yeni kitaplarımdan birinde:

"duygusal açıdan sık sık değişiklik gösteren balık burcu için, çikolata vazgeçilmez bir sakinleştiricidir. bu nedenle çeşit konusunda herhangi bir kısıtlamaları yoktur. çikolatanın her türlüsünü severler ve mutlu olmak için hiç düşünmeden ağızlarına bir parça atıverirler."

onun dışında ayraçlar var tabi.. ilk defa koleksiyon yapıyorum! çok heyecanlıyım :) yanında da vazgeçilmez doğumgünü kartı.. olmazsa olmaz ki!

bi de herkesin olduğu bi fotoğraf kolajı :) resmen herkes var ya!
hiç üşenmemiş, hepsini fotokopi çektirmiş, çıkartmış, kesip yapıştırmış..
bi de koymuş masama güzelce..eve gelince..

nasıl 'happy birthday girl' olmayayım.. asıl onlar iyi ki varlar! iyi ki ya.. iyi ki..
mışırkk.. :)

21.2.10

baaamba bambaaa

paraa bailar la bambaaa.. ♪♫


aaagh! dans edesim var deli gibi ..
bissürü bardak kahve içmiş gibiyim şu an! :)
aklımdan geçen 100lerce kelimeden hangilerini seçip de yazacağıma bile zor karar veriyorum..
noluo yaa?!

origami kitabı aldım bi de..
bi ara bissürü renkli kağıt alıp kendime bissürü balık yapcam, gözüme kestirdim :)
hem onları sevebilirim de, hihi :p

~ bi şeyler istediğim gibi gitmiyor olabilir, hatta onları istiyor olmam bile çok gereksiz olabilir..
ama iletimde yazdığım gibi.. kimin umrunda? :)
üstüme alındığım şeylerde bahsedildiği gibi olmalı cidden..
o değil, çok alınganım ben de bee!

♪♫ - bunlara da çok alıştım, çok şekerler! :)

18.2.10

fr vs. eng

mıknatıs, fransızca'da sevmek anlamdaki "aimer" fiilinden türetilen, "aimant" kelimesidir. yapışıp bırakmıyor işte, sevecen bi şey (:

p.s : ingilizler de pek odun canım, magnet'miş.. biz de ala ala onlardan almışız kelimeyi, pü! :)

17.2.10

that's all..

"and sometimes, when a woman cries late at night, it doesn't mean it's about some guy. sometimes, she's just cryin'."

senin adın ne !

kin tutan biri değilim, şu an nefret ediyor olmam gereken, geçmişimden bi ton kişiyle hiçbi şey olmamış gibi konuşabilirim üstünden çokça zaman geçtiği için..
tek bi kişiye karşı böyle olamıyor olmam, sorunun bende olmadığını gösterir di mi?
daha da tuhafı, kız bana hiçbi şey yapmadı aslında..
sadece fazla mutluydu, benim için bile fazla -en mutlu sadece ben olabilirmişim gibi..
her hareketi çok yapmacık geliyordu bi de.. ("geliyordu" çünkü başkaları hiç de öyle düşünmüyordu..)
ve hiçbi zaman bana karşı olan samimiyetine de inanamadım.. -tamam, biraz da kıskandım zaman zaman..
bugün, bi kitapta ismini gördüğümde bile, içimin hala kalkıyor olmasına şaşırmışken, hemen ardından, alakasız bi şekilde, çok değiştiğinin söylenmesi hiç hoş olmadı..
bazı tesadüfler hiç de zevkli değilmiş..

ve evet, isimler gerçekten karakteri belirlermiş (:

16.2.10

when?!

nasıl acıtmışsan canımı, korkudan sağa sola saldırıyorum artık.
kimseyi bu acıya bulaştırmak istemiyorum çünkü,  kendim bile nasıl çıkacağımı bilmiyorken, bir de başkasını düşünmek istemiyorum. uzak tutmak için herkesi, tırnaklarımı gösteriyorum aniden, ki bilirsin ne zor çıkardı o tırnaklar. bunu istemeden yaptığımı söylesem kimse inanmaz, gerçekten üzgün olduğumu söylesem bi işe yaramaz.
çevremde bulunan duvarları sağlamlaştırıyorum kendi yaptığım hatalarla.
çünkü kendimi korumaya çalışırken -bilinçsizce-, başkalarını üzdüğümü fark ediyorum.
-ki bunu fark etmem de tam olarak "everything is going to be alright" yazısının bir kere daha aniden karşıma çıkmasından kısa bir süre sonrasına denk geldi, ironik bi şekilde.
ve ben günü gününü tutmayan biri olduğumu sanırken, o an, tam o an, anı anına uymayan biri olduğumu bi kere daha anladım.
o neon ışıklarla yazılmış yazıya inanmak istiyorum, ama yine "when?!" diye sormadan edemiyorum.
nasıl acıtmışsan canımı..

15.2.10

yepyeni 1 şey! (:

yuuuppiiiiee!!

of, uzun zamandır istesem de yapmaya çok üşeniyordum, ama biliorum ben başıma gelecekleri..
yok şablon seç, yok onunki uymasın köşesinde undefined yazsın, yok html'lerle oyna..
büyük harfleri küçült..
renkleri ayarla..
kolay mı yaf :)
ama -öncesinde 1 film, 1 bölüm himym, 1 bölüm de house izlemeyi planladığım- koskocaman bi günümü harcayınca oluyormuş!
ve canım çıksa da, ortaya aynen böyle bi şey çıkıomuş! :)

kitapçı olamıyorsam, ben de sanal kitapçı açarım! hıhh :p
ayrıca (bkz: bir günü bir gününü tutmamak)

gece..

çok çalışmak bana entay-biyotik etkisi yapıyor ya, az çalışmak da yapıyor sanırım?
açık sözlülüğüm üstümde: @4222480
yine de biraz daha konuşursak tutamicam kendimi..
zaten ağlıyorum mütemadiyen dedim ama yutmadı, şapşal :p

off.. bugün saçmalamiyim rüyamda bari.. "i ate the shrink" nedir ya?
nasıl bi psikolojiyle görülmüş bi rüyadır, anlam veremedim.. ahaha :p

gece'yi okuyorum.. daha doğrusu bi okuyabilsem, güzel olacak..
neyse artık.. burda bitsin, gidip uyuyayım.. (:

şu an..

hayatta en nefret ettiğim ikinci şey, avuç içlerimin soyulması..
üçüncü de "birazcık vefasız, biraz da unutkan ve aptal" insanlar..
şu an ikisinden de bolca bulunduğuna göre, ruh halimi tahmin etmek zor olmayacaktır..

uyusam uyansam, yine pazar olsa.. :/

14.2.10

..
















jamie: you have to promise you won't fall in love with me.
landon: that's not a problem.

(:

13.2.10

enee..

seni yerim çocuk, haberin olsun!

baktıkça çocuğum olsun istiyorum ya, nasıl bi şeysin sen?
kardeşe komplo kurup tüm çıkartmalarının üstüne konasım geliyo senin yüzünden :p
koşuşa bak, yareppim.. :p
şapşal, bildiğin şapşal!
ehe ehe..

12.2.10

geçmişş (:

küçük kara balık'ımı her geldiğinizde besleyin, olur mu? (:
balıklar ilgi ister çünkü, hem yazık, açılacak denizi de yok bunun..
yakında bi tane de küçük kırmızı balık koyarım yanına belki..
o zaman canı da sıkılmaz ki (:

yemleri de pembe kalır işte..

kırmızıyla pembe aslında çok uyar, kime desem inanmıyor ama..
oysa öteki'm bilir, gökten bi yıldız çalıp avcuma sakladığı gece görmüştü çünkü (:
ay, geçti yine gerginliğim..
yoruldum ani ruh değişimlerimden? neler oluyo ki?

11.2.10

öf pöf

bi şeyler dilemesem, olmaz mı? şu, su bile istemedikleri için susuzluktan ölenler* gibi falan mesela..

çünkü hiç dikkat etmiorum, hiiiçç.. sonra da böyle geriliyorum, ne gerek var halbuki, ne gerek varr?!!

* ühüüü..

10.2.10

şımarık!

rapunzel olmak da ne zor işmiş, saçlarım ağırlık yapıyor artık :)

saç demişken,
dün tam karşıdan karşıya geçicez, bi amca geldi. dedi "ben ressamım ve böyle bi güzellik görmedim!" bırak yeaa modunda gülünce de azarladı bi de beni, "gülme kız, bi şey söylicez, taa karşılardan gördüm seni" falan dedi. ben de "ihi sağolun" dedim :) en son mankenlerden falan bahsediodu da, ben o kısımda kopmuşum, tam hatırlamıorum. paula'larımdan birinin sesiyle ve birden yanağımı sıkmasıyla kendime geldim: "öyledir bizim arkadaşımız" :)) şapşal yaa..

öyle şımardım işte dün de :) hem de doğumgünü erken kutlanan doğumgünü kızı ben değilken :p yer arıyorum, hemen de buluorum valla :p

saçla bi alaka kuramadınız, farkındayım, ama ben kurdum, merak etmeyin! :) 

7.2.10

> colors

*whenyou'regoneallthecolorsfade..

what dreams may come..

`sometimes, when you win, you lose..`

ama kabullenmek istemez ki insan. ben de hep inkar ettim..
vapurlarla karşıya geçtiğim, martıları görebildiğim en son noktaya kadar takip ettiğim, kırmızı bir tramvayın sesini duyduğumda gülümsediğim her an inandım.. her an orada olmamın, kazanmak olduğunu tekrar ettim kendi kendime. gittiğime hiç pişman olmadım.. iki tanecik güzel anı kaldı elimde, ben daha çoğuyla döneceğimi hayal etmişken hep..

sana hiç kızamadım ama, belki de fark ettiğimden çok daha fazlasını kaybettim o birkaç ayda..
ama..

`sometimes, when you lose, you win..` (:

5.2.10

'what is this thing..?'

böyle çok alakasız bazı rastlantısal olaylar veya saçmasapan karışıklıklar sonucunda, hiç beklemediğim bi şekilde kendimi sabahtan akşama kadar bi kitapçıda oturup gelenlerle sohbet ediyor bulsam hoş olmaz mıydı?

arada sırada tercüme de yapardım mesela..

bu 2 haftadan sonra, bu çeşit hayallerimin olması biraz korkunç geliyor bana aslında, ama bi yandan da bunu umursamayacak kadar güzel gibi (:

ne olursa olsun, mutlu olurmuşum gibi bi his var içimde zaten, ama böyle olsa gerçekten çok mutlu olurum galiba.. şuna benzer bi yerde kim olmaz ki? (a)














arkada da crazy çalsın.. bi zamanlar ne içten söylediğimi hatırlayıp gülümseyeyim (:
`i'm going crazy..`

olmaz mı?

4.2.10

mim mi? :|

o kadar dedim beni mim'leme diye, ama dinleyen kim? J Brit Dregg'cim saolsun, şimdi kendimle ilgili 7 şey yazmam gerekiyor :) bakalım neler çıkacak, şu aşamada ben de çok merak ediyorum!

başlayalım..

1. en sevdiğim rengin ne olduğunu bildiğim zamanlar, baya eskilerde kaldı, ki o zamanlar hep mavi derdim. şimdi her sorulduğunda farklı bi renk söylüyorum, çünkü hepsini seviyorum. sarı dışında, nedense bi o renge alışamadım..

2. çift sayıları çok severim. tek sayılardan da asal olanları severim. bi tek kendisine bölünebilmeleri çok ilginç geliyor, pek yalnızlar sanki. psikolog içgüdüsü olabilir? :)

3. hapşırmayı da çok severim. ama hıçkırmayı hiç sevmem. ve neyse ki çok hapşırırım ve az hıçkırırım :)

4. küçükken uçma hayalleri kurardım, artık ışınlanma hayalleri kuruyorum. bu gittikçe artan üşengeçliğimin göstergesi mi, büyüdükçe hayallerimin küçülmediğinin göstergesi mi, bilemedim ama şimdi :)

5. genelde iyimserimdir, rahatımdır, neşeliyimdir. olmasam da, öyle yansıtmaya çalışırım. sorun anlatmayı pek seven biri değilimdir, anlatırsam da kısa keserim. istisnaları olabilir, anlattığım süre boyunca kahvaltı hazırlanabilir mesela, di mi? :) bense yazdıklarımı okuyan kimsenin olmadığını fark etmeden, yazmaya devam ederim ısrarla.

6. resim yapabilen, şarkı söyleyebilen, bi şeyler çalabilen insanları kelimenin tam anlamıyla kıskanırım. resim yeteneği 62 tavşanı yapmaktan öteye gitmemiş, şarkı söyleme yeteneğinin olmadığını okul korosu seçmelerinde fark etmiş, enstrüman olarak en son 8. sınıfta blok flüt çalmış biri için, bunları yapabilenler insan değilmiş izlenimi uyandırıyor çünkü. yine de yazmayı severim, günlük, blog, sözlük, forum, nereyi bulursam yazarım, okurum :) buna da şükür, di mi?

ve son olarak,

7. büyük itirafı sona sakladım. yıldızlara aşık bi insan olarak, hayatımda hiç yıldız kaydığını görmedim! ki bu beni fazlasıyla endişelendirmeye başladı, umarım göremeden bi şey gelmez başıma :)

ve bitti! :)
güzel oldu sanki, şimdi de 7 kişi seçecekmişim, ama o kadar kişim yok malesef.
olanlar da hep kardeşim ya da "J'cim tarafından mimlendi.
en iyisi, canı çeken yazsın bundan bi tane, ama bana da haber versin, ben de okuyayım :)
anlaştık mı?

1.2.10

V

"bir şey olacaksa, olacaktır."

yine mi!

bi kez daha inandı, bi kez daha yanıldı.. neyse ki, bugün güzel bi gündü de, morali fazla bozulmadı :)
şimdi çok sevdiği dizisini izleyecek ve çok sevdiği serinin son kitabına başlayacak..
onun da bitecek olması üzmüyor değil.. yine de fazla bekledi, fazla özledi.. bi zamanlar yaptığı gibi :)
ve yarın upuzun bi gün olacak..
tam orada, her kafadan her ses çıkıyor ve bi süre sonra kendisininkilerle karışıyor..
bu yüzden mutlu, bu yüzden upuzun günleri seviyor :)
bi de birazcık daha uyuyabilse? belki de erken yatar bu gece..
ama kesin değil tabi, bunu engelleyebilecek bi kişi tanıyor..
-gerçekte- o kişinin umrunda olmadığını da biliyor :) -burada yazar, anlam karışıklığı yapmış, çünkü kendi de bi türlü anlamamış (: -
şimdi gidiyor, saçlarının sağ ayrımındaki minicik örgüyle..
ve bak, mutlu işte :)

p.s : la vache qui rit.. encore (: