tamam, şu blogu ağlama duvarı haline getirmekten hoşlanmıyorum. tamam, ergen blogu gibi olmaya başladı. ama bir yerlere yazmak lazım, bir şekilde ifade etmek lazım bunları. kendimi eksik hissettiğim, bunu da başka şeylerle kapattığım doğrudur. yine de son zamanlarda okuduğum kitapta geçen, 'mutlu çocukluk' yanılsamasını bir türlü sarsamıyorum. arkadaşlarımın bana zamanında neler hissettirdiğini biliyorum; bu konuyla ilgili sayfalarca yazılmış günlüğüm var. ama konu aileme gelince... hiçbir şey yok gibi. ama anladığım kadarıyla da olmaması imkansız :) olumsuz hiçbir şey hatırlamıyor oluşum ise, beni eskiden beri korkutur zaten.
hı ! bi de açık sözlülüğün canını çıkardım. iyi gibiydi en başta. ama bu kadar anlatınca ve hala bu kadar iyi dinlendiğimi görünce, daha fazla konuşasım geliyor. yani, hem daha fazla şey söyleyesim hem de daha uzun konuşasım. her an. ama zaman geçmiyor. çok garip. tamam, istanbul'dayken biraz da bu dolandı durdu kafamda.
böyle bakınca, hiçbir şey anlamamışım gibi güzelim tatilden :) oysa çok güzeldi, ama bu başka bi yazının konusu bence.