Pages

28.9.09

(a) - 2

çok şey istiyorum aslında:

* sevdiğim yazarlara, şarkıcılara, okumaları çok olasılıkSız olsa da, mektup göndermek,
* her hafta bir filme gitmek,
* bissürü konsere gitmek,
* bütün eski arkadaşlarımla, ~alpay, alper, ...~ eskinin büyüsünün bozulacağını bile bile, tekrar görüşmek,
* dvd koleksiyonu yapmak,
* ayraç koleksiyonu yapmak,
* bi müzik aleti çalmayı öğrenmek,
* ispanyolcaya devam etmek istiyorum mesela.

daha bissürü var, şu an aklıma gelmeyen.
ve sanırım tek yolu: üşenmemek.
bu seneden başlıyorum!
karar verdim, evet :)

(a)



ben de bu elbiseden istiyorum.
arkası da kabarık kabarık olsun lütfen.
bi de yanımda bu johnny depp'ten ve onun bu bakışlarından istiyorum.
elimi de böyle tutabilir isterse.
ismim katrina olmasa da olur ama.
at arabasına da gerek yok hatta..

öyle çok şey istemiyorum yani (:

25.9.09

i can't take

başkalarına anlattıkça fark ediyorum, her şeyin aslını.
'üzüldün mü?' sorusuna bile düzgün cevap veremiyorum.
neyden kaçıyorsam bu kadar, anlamadım.
seni suçlamaktan mı.. başkalarını üzmekten mi?
kendimden mi?

nedense ben çok severim küçüklükten beri kendi yaralarımla oynamayı.
daha kabuk bağlamadan, tekrar tekrar kanatmayı.
şimdi, çok daha derinde olmasına rağmen, çok daha kolay acıtması.
biraz yalnız kalmak ve bir şarkı yetiyor işte, itirafla dolu, bir tane daha aşık yazısı için. hiçbir zaman okumayacağın... çünkü serendipity sadece bir film, biliyorum.
keşke biri, ensene bi vursa, "salak!" diyerek, belki o zaman rahatlarım, annemin masanın köşesine vurduğu zamanlardaki gibi.

evet, çok isteyince olduğuna inanıyorum ve yetmiyorsa istemek, yeterince istemediğime.
belki de artık yeterince isteyemiyorum, ne dersin?
peki sen? sen de bana da yetecek kadar istemiyor musun?
bir şeyler olmalı artık, her şey aynı uzun zamandır..


"maybe the absence of signs is a sign." (:

ohh!

bitti, zor oldu ama bitti!

şimdi siz yine benim, teoman'ı ve en güzel hikayem'i ne kadar sevdiğimi bilerek, aşk temalı itiraflarımdan birine tanık olacağınızı sanıyor olabilirsiniz. ama yanılıyorsunuz! :)
rapor.. bitti, zor oldu ama bitti işteee! hayır, tabi ki de en güzel hikayem falan değil!
ve mutluluk bu olsa gerek, uzun sürmeyecek tabi, daha günlük kısmı var.
ama şu anki ruh halimi hiçbi şey değiştiremez!

office onenote'ta yazıyorum bunları.. hiç hoşlanmadığım bi şekilde, yazım kurallarına uymayan sözcüklerin altını falan çiziyor, ama zevkli bir uygulamaya benziyormuş, "daha sık kullanılacaklar"a ekleyeyim bari :))

bi de blogger'm düzgün açılsa "yup yup yup!" diye bağıra bağıra dans ederdim ama.. :(

bitmiş bi raporla idare etcez artık :p

edit: oley oley, altını çizmeyi de kaldırdımmm! 

~~

21 eylül tarihli yazımmış, eh! artık dans da edebilirim 'yup yup yup!' diye :)
hem de her şeyiyle teslim ettim raporu!
benimle dans etmek isteyen?? :))

musmutlu olmak, budur!

23.9.09

we want the funk too..




aynen öyleymiş, bi tanesiyle henüz buluşamamış olsam da..
ah! 'okulun ilk günü sendromu'nu yaşatmadığınız için teşekkür ederim! :*

mastercard da başarılar diliyor bize, bu derslerle nasıl olacaksa, bakalım..
family'i bile ekledim be çaresizlikten! :p
şimdi de günlük yazayım biraz. yok yok, 'sevgili günlük' değil ne yazık ki, gayet bir staj günlüğü.. 16 günü kafadan atcaz bakalım, hihi.. buranın reklamını her yerde yapmasam iyi olacak sanki :p
zaten topu topu 12 kişi girmiş geçen sene, türkiye'de... 12 ya! şaka gibi.. ühü :(
bu arada size HD kalitesinde video izletiorum, zor buldum, değerimi bilin! :p

acele edit: ohaa! freudian slip'in alasını yapmışım, 'we want the fuck too' yazmışım!
bilinçaltımdan korkuyorum şu an.. şaka gibi! :|

20.9.09

friendship never dies!



bu fotoğraf, bu kadar eskidiğinde bile hep yanımda olun tamam mı kiraz tanelerim?
biriniz sağımda, biriniz solumda..
yine darmadağın edelim her dükkanı, yana yatıralım her paketi..
kendimizden yaşlarca küçük çocuklar, bize 'fıstık' yapınca sevinelim..
hep kızalım birimizin sürekli geç kalmasına, öbürünün alınganlığına, diğerinin.. -kendime bi şey bulamadım :p- 
ama sonra hepsinden eğlenceli muhabbetler çıkaralım..
her buluştuğumuzda, kirazlar, peluş çiçekler, balonlar ve oyuncak bebekler alalım..
ve isimler takmaya devam edelim birbirimize; pamuk prensesi, uyuyan güzeli görünce sevinelim..
ilk önce kimseye haber vermeden görüşelim yine, sadece 3ümüz; sonra bi daha buluşalım, diğer grupla birlikte, bahane olsun bize de :)

teşekkür ederim, hem de çok, hepsi için..
severim ikinizi de! paula'larım benim, yirim!
iyi ki hayatımdasınız..

18.9.09

yeniden

last fm insanı obsesif yapar, yemin ediyorum. skroplama denen şey açıkken ya her dinlediğim şarkının bilgilerini düzenliyorum ya da hep bilgileri düzgün olan şarkıları dinliyorum.

ya da işin kolayına kaçıp klip izliyorum. bunu paylaşabiliyormuşum da mesela, yup! çok da severim pul'u.. yanlış hikaye'ye de çekseler böyle bi klip (:






ben zaten yapayalnız, sevsem de sevmesem de.. 

.. yeniden denesen?  

~ben de video ekledim, oley oley!

17.9.09

kotoko?

aslında.. yok bi şey. hazır blogger açılmışken, bi gireyim dedim sadece. girince de canım çekti.
konuştuğum herkes depresif, ben de yer arıyormuşum meğerse?
bi de japonca öğreniyorum :p
-arigato!
-sayanora!
-ohio!
boku wa -bu ne demek bilmiyorum gerçi :p
betül daha çok biliyo ama, death note falan da izliyo hatta :)
ben de anca dramlar, romantik komediler.. hopeless romantic işte :p
hatta, günün şarkısı olarak nil'den yalnızlardanım'ı seçiyorum...


insan doğar, aşık olur, ölür..
bu kadar basit..
(:















şunun tatlılığına bakın... lan irie! ağlatma artık kızı, öx! hayret bişe..

14.9.09

pıtırcık

ya, bu rapor işi iyi oldu ya. sevgi pıtırcık'ı oldum çıktım resmen. rapordan bu kadar nefret edince, onun dışında kalan her şey, herkes sevimli falan gelmeye başladı herhalde :)) ama sevdiğiniz arkadaşlarınız varsa, hep sevin ya. valla çok hak ediyorlar..

her bıktığım anda, gaza getirildim hemen..
her takıldığım noktada, kurtarıldım..
nefret dolduğumda, birden gülme krizine sokuldum..

ve bunlar sadece son 4 gündür oluyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz :))

çok sevgim kabardı, bi de telefonu açsa tam olacaktı, neyse..
rapor etkisiyle, içimde tutmaya gerek görmediğim şeyleri yazdım işte..
en azından sen 'olur olmaz kişi' değilsin :p
her şey için teşekkür ederim, saykikim :*

12.9.09

itiraf - 2

bazı insanlar çok gülerler, saklamak için kırgınlıklarını ve kızgınlıklarını. ben de onlardanım işte..
ve biliyorsun zaten, dün çok güldüm!




17:48

itiraf

bazı kızlar vardır, kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanırlar. ben de onlardanım işte..
ve dün çok güldüm!






15:31

8.9.09

zargana

"hareketleri, gözleri, elleri, sesi... bir kar parçası gibiydi. hiçbir hikâyesi yokmuş gibi. olağandışı görüntüsüne rağmen bir karınca kadar sıradan duruyordu. üç duvarı beyaz salonda gözden kaybolacak kadar beyazdı."

hakan günday, dönüp dolaşıp yine geldiğim yazar (:

love hurts

neyden kaynaklanıyor tek bir kelime bile yazamamam? anlatacak hikayem mi kalmadı, yoksa gücüm mü, bilmiyorum. ama her şeyi kabullendim.. ne asiliğim kaldı, ne bi çabam. oysa seni anlamak için nasıl uğraşırdım eskiden. şimdiyse, bunu düşünmek bile yoruyor. rüyalarımda bile vazgeçiyorum senden.

hala her kitapta kendimi okuyorum sanki, hiç tanımadığım birileri yazmış satır satır beni. benim yaptığım da bu zaten, senelerdir tanıyamadığım kendimi ve seni anlatmaya çalışmak. becerememem de bundan kaynaklanıyor olmalı, anlasam belki yazardım di mi? 'belki'.. ne çok kullandım bu kelimeyi son zamanlarda. bir zamanlar çok dinlediğim bir şarkının da ismiydi ayrıca :) dün yayında son iki şarkıyı kendime gönderdim, duydun mu sen de?

ben seni hiç bırakmadım.
ama artık istiyorum.
hepsi bu.

7.9.09

post it

"Aynaya baktığımda
gözlerimden akan çay
yüzümü yakan çiller
ve kırık dişim...
pastanın üzerinde binlerce mum
gözlerim saplanmış her birine
ÜFLE! Bütün düşlerin şerefine..."

--

bu da ötekimdenmiş 25 Şubat 2005'te..
ve hala dolaplardan çıkanlar.. neleri değiştirdi o sene :)

3.9.09

bmp

- did u know that when a penguin finds its mate, they stay together for the rest of their lives?
+ ...
- ..
+ .. be my penguin?

kötülüklerin en kötüsüdür!

nasıl göz yumuyorum her şeye, sonunu düşünmeden ya da kendimi? ben de isterdim aşktan uyuyamamayı geceleri, acıdan uyuyamamak yerine.. her sözümde, hareketimde pişman olacağımı bile bile... ve haklıydı nietzsche yine! övünmemeliydik umudumuz var diye. her şeyin nedeni umuttu işte.. sense her seferinde daha da yakıyordun canımı, geçmişte verdiğin sözlerin aksine...

sen eskisi kadar içten, ben de eskisi kadar saf olsam keşke...

02.02.09
23.08
(teoman~bir günde yalnızlık çalarken.. kötü bi telefon konuşmasının ardından..) 

--

ve hala nasıl da aynı her şey...  dün yazmışım sanki.

~everybody's changin' but i don't feel the same!

2.9.09

sandık içi

temasına alışamadığım bi bloga yazmak, bi türlü kullanamadığım bi deftere yazmak gibi, şimdi fark ettim. bi defteri sevmedim mi not tutamam ben. spiralli olmalı, çok büyük ya da çok küçük olmamalı, kareli olmamalı...


burası da aynen öyle oldu, neler geçmiyor ki içimden. çok şey okudum mesela bugün, dolapların diplerini karıştırınca birsürü dergi buldum: kaçak yayın'lar, düşe-yazma'lar... sandıkiçi'mi buldum bir de! telefonumun ekranını süsleyen kahramanımı... kaybettim sanıp ne üzülmüştüm. işte, çok yazasım var, ama seni sevemedim tema! biraz daha beklemen gerekecek daha edebi (?) yazılarım için. 


bir şey daha fark ettim: yan yana 2 noktadan daha çok sevdiğim bir şey varsa, o da küçük harfler.. küçük olan her şey sevilir zaten. hemen hemen her şey (:

22

.. ne kadar açıkmış meğer. yaşamadan anlamaz mı insan?