hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine ve yaşadıkları hayata mahkum olduklarına inananların, kendilerindeki gücü fark ettikleri, kendi seslerini çıkarmaktan çekinmelerine gerek olmadığını ve korkunun ancak daha fazla korku doğurduğunu öğrendikleri bir yıldı. karşılarında fiziksel olarak kat kat üstün, kat kat donanımlı birileri varken bile, el ele tutuşmanın kendilerini daha sağlam kıldığını anladıkları bir yıldı. fark etmekle, öğrenmekle, anlamakla kalmayıp bütün bunları ve bunların önemini başkalarına da gösterdikleri bir yıldı.
ve bu açıdan harikaydı.
2013 aynı zamanda acı yılıydı. en uzun cümleleri, en yoğun duyguları hak edecek ama ne dense eksik kalacak ve o haliyle hiç içe sinmeyecek bir şekilde aramızdan ayrılan ve tanıdıklarını, sevdiklerini olduğu kadar, tanımadıklarını da acıya boğan, gözlerini kırpmadan bunu yapabilenlere duyulan öfkeyi, bu haksızlığa karşı çıkma isteğini ve bunlarla birlikte, kim olduğu fark etmeksizin, herkesin değerli ve biricik olduğu inancını canlı tutan ve artık ölümsüzleşen gençlerin hayatımıza girdiği bir yıldı.
öfkeye öfkeyle karşılık vermenin dışında bir ihtimalin daha olduğunu, onun da gülmek olduğunu gördüğümüz; kahkahaların, barışın, çiçeklerin, kitapların, şiirlerin, resimin, müziğin önemini defalarca hatırladığımız bir yıldı ayrıca. belki de öncekilerden hiçbir farkı yoktu. yalnızca bizim artık umuda ihtiyacımız vardı ve 2013, bunu elde etmeyi başarabildiğimiz bir yıl oldu. bu nedenle güzeldi ve bu nedenle hiç gelmesini istemediğim bir yılın bitmesini istemiyorum.
2014 de böyle olsun, bizim olsun.