şöyle ki, annem biraz önce odama geldi, elinde bir kar küresiyle. küçücük, bembeyaz bir kar küresi, içinde flüt çalan bir melek. annem odama elinde bir kar küresiyle geldi çünkü kar kürelerini ne kadar çok sevdiğimi en iyi o bilir. ben de bir an her şeyi unuttum; son birkaç haftadaki bütün sıkıntılarımı. mutlulukla sallamaya başladım, karların düşüşünü izledim birkaç dakika.
- birkaç dakika sonra -
kar küresi elimden fırlıyor.
- on saniye sonra -
annem üzüntüyle bağrışıma koşarak geliyor.
- otuz saniye sonra -
annem yerdeki simli, karlı suyu ve incecik camları temizliyor. gözlerim doluyor, ağlayasım geliyor. bir kar küresini elimle yere fırlatmış, bir kar küresini bilerek kırmışım gibi hissediyorum. hayır, aslında onu öldürmüşüm gibi hissediyorum ama bu kulağa çok dramatik geliyor. kulağa daha dramatik gelmemek adına mutluluklarımın birkaç dakika sürdüğünü söylemek istemiyorum. ah ! böyle de söylemiş oldum ! kimi kandırıyorum? son zamanlarda hep aynısını yapıyorum. yapmamış gibi, söylememiş gibi'lerle, işin içinden sıyrılıveriyorum.
olmamış gibi'lerle yaşıyorum, olmuyor.
7 yıldız:
sakarlık baki.. benim de başıma böyle bir şey geldi yia :(
sorma... çocuğum olsa severken öldürürüm ben bu sakarlıkla :)
o kadar vahim diyosun? :)) abartmaa :)
yaani... sakarlığımdan mı, aşırı sevgimden ve heyecanımdan mı kaynaklanır bilmiyorum ama olası bir durum bence :)
bu arada küçük prens'i çok severim :)
eheheh :)) yok yok :))
evvet küçük prensi ben de çok severiim :))) ben minnak prensim o küçük prens :))
peki minnak prens, tanıştığıma memnun oldum :) yakında ben de senin bloguna birkaç yorum bırakabilirim, yazılarını çok beğendim.
eheh memnun oldum :) beklerim kiyy ama :) hep gel :)
Yorum Gönder