Pages

19.5.14

#günkömürkarası


kendimle savaşıyorum, ki belki aranızda bilmeyenler vardır ama bu, savaşların en büyüğüdür. zihnim, bedenim, duygularım ve hatta anılarım, iki farklı kişi tarafından bölünmüş ve paylaşılmış gibi geliyor bazen. bir yanım bir şey yapmak isterken, diğer yanım onu durdurmak için yapmadığını bırakmıyor. biraz önce, bir önceki cümleyi yazmadan hemen önce, koca paragraf bir yazıyı siliverdim mesela. hiç acımadan. böyle zamanlarda, bir yanım diğer yanımla savaşırken yani, durumun ne kadar çözümsüz olduğunu, içimdeki tarafların öfkesinin hiç azalmayacağını görüp üzülüyorum. bu nedenle, iç savaşlar çok zordur ve iç savaşların kazananı yoktur.

belli bir zamana kadar, yalnızca bireyin önemli olduğunu ve topluma dair hiçbir şeyi anlayamadığımı düşünüyordum. biraz lisans döneminin saflığıyla, biraz içinde bulunduğum dönemin apolitikliğiyle, biraz da kendi üstünlük duygumla, bölüm dışı bütün dersleri anlamsız buluyordum. sonra biraz büyüdüm, birtakım olayların içine düştüm, biraz gözüm açıldı ve biraz da narsisizmim kırıldı. gördüm ki, psikolojik her durum aynı zamanda toplumsalmış da. içinde bulunduğum iç savaş, toplumsal düzlemde de yaşanıyormuş. bunu fark edince, yalnız olmadığımı gördüğüm için yaşadığım rahatlamayı anlatamam. bir de yaşadığım kaygıyı. ben, durmadan attığım ya da atmamayı seçtiğim adımların neye hizmet ettiğini sorgulamakla meşgulken, aynı şeyin toplumsal düzlemde yapılmasının ne kadar zor olduğunu düşünmeye başladım.

insan nasıl da fark etmeden değişiyor. biraz önce isteseydim sosyoloji derslerinden ne kadar yararlanmış olabileceğimi fark edip üzüldüm. birkaç saat önce ekonomiyle ilgili bir kitabı almayı düşündüm. bunları görmek, içimdeki savaşı azaltan şeylerden biri. ihtiyacımız olan, değişimin gelişim getirebileceğini kabul etmek. aynı kısır döngünün içinden çıkmayı bir kez olsun düşünmek, zamanı geldiğinde çok işe yarayabiliyor. bu nedenle, diliyorum ki, soma, bu döngünün parçası değil, zincirin kırılan ilk halkası olsun.


0 yıldız: