Pages

3.8.11

düşsel sarılma

"Yağmur yağıyordu cama çarpa çarpa ama kış gelmemişti daha. Ağlıyordu Alda. Ağlama dedi üç yaşında çocuk, Alda'ya. Alda ise ağlasa sesinin duyulmayacağını biliyordu mısralarda. Alda avuçlarına dalmış, usul usul ağlıyordu. Çünkü o aşkın imkansız olduğunu biliyordu. Yazdığı şiirleri, tuttuğu günlükleri atmıştı bir denize. Çünkü onlar hep aynı kişiden bahsediyordu.

Erdal, pencereden yağmura bakıyor, sigarasından derin nefesler alıyordu. Aklından Alda geçiyor, Alda'yı aramıyordu. Işıkları kapatmıştı Erdal. Şiirler geçiyordu odasından. O ise Alda'ya söyleyemediklerini düşünüyordu.

Aynı saatlerde iki insan da ayrı ayrı odalarda birbirini düşünüyor ama ikisi de birbirini aramıyor, sormuyor, birbirine gitmiyordu.

Nedenin niçinin önemi yoktu.

İki insan aynı anda birbirinden habersiz şiir oluyordu. Alda, Erdal'ı arasa ya da Erdal, Alda'ya gitse gerçek olup yenik düşeceklerdi hayata... 

Bunu biliyorlar mıydı bilmiyorum ama ikisi de hissederek yaşıyor ve sevişmeden, dokunmadan, bakmadan şiir olabileceğinin, aşk olabileceğinin kanıtı oluyorlardı gecede.

Erdal ve Alda
Düşsel bir sarılmada konakladılar ömürleri boyunca..."

yasemin şenyurt - mayıs ıslığı

0 yıldız: