Pages

28.8.11

eve dönüş

bol..

klorlu, öğlen uykulu, patates kroketli, irmik helvalı, dondurmalı, vampire diaries'li, tabu'lu, trivial pursuit'li, kuzenlerle gece gezmeli, kardeşle yorgan kavgalı, halayla ve babanneyle dedikodu yapmalı, uzaktakileri özlemeli, fotoğraflara bakmalı, anıları tekrar tekrar anlatmalı, giyinip yemeğe gitmeli, asansörlerin kapısı hemencecik kapanacak diye kaygılanmalı, şekle girmeyen saçlara sinirlenmeli, gelecek hayalleri kurmalı, dilek dilemeli, dua etmeli.. ama en çok da dinlenmeli.. 

bir tatili daha bitirdim ve geldim. 

:)

10.8.11

bilseydim uyumazdım ki

rüyamda ellerini gördüm.

uyandıktan sonraki ilk saniyeler çok tehlikeli aslında. her şeyin bir rüya olduğunun anlaşılmasıyla her şeyi yapabilir bence insan. birkaç numarayı tuşlayabilir, bi mesaj atabilir o acıyla. geri dönmek istediğin bi süre çünkü o. rüyaya, eskiye, sevgiliye. elim telefona gittiğinde, o tehlikeli saniyeleri doldurmak üzereydim. sonra, mantıklı düşünmeye başladım. hayır, sadece düşünmeye başladım. düşününce geçiyor rüyanın etkisi. kayıp gidiyor. bi yerlere yazmıştım ya da o da bi rüyaydı ve şöyle bi şeydi, "insan en çok sevdiğinin ellerini özler".

ayrıca gitarının telini kopardığım için de üzgünüm :)

5.8.11

martılar

pencereden bakıp evlerin ışıklarının birer birer söndüğünü fark ettiğimde mutlu oluyorum ben bu saatlerde. hele tam dışarıya göz atarken sönerse bi tanesi, çok şanslıyım demektir o gece. uyusun herkes! uyusun. bir şey olursa ben uyandırırım sizi, hepinizi. ama her şey dursun istiyorum. bütün arabalar, uçaklar. bir saniye sessizlik bile yeter bana.

bak şimdi, babamın yatağında döndüğünü duyuyorum mesela.
uzaklarda bir motor var.
odamda bir sinek.
şimdi de karşıdaki apartmanda bir ışık yandı.
sinirleniyorum yavaş yavaş.

teoman da müziği bırakmış zaten. zamanlamasına diyecek söz bulamıorum. salak.
martılar. bununla uğurluyorum seni.

3.8.11

düşsel sarılma

"Yağmur yağıyordu cama çarpa çarpa ama kış gelmemişti daha. Ağlıyordu Alda. Ağlama dedi üç yaşında çocuk, Alda'ya. Alda ise ağlasa sesinin duyulmayacağını biliyordu mısralarda. Alda avuçlarına dalmış, usul usul ağlıyordu. Çünkü o aşkın imkansız olduğunu biliyordu. Yazdığı şiirleri, tuttuğu günlükleri atmıştı bir denize. Çünkü onlar hep aynı kişiden bahsediyordu.

Erdal, pencereden yağmura bakıyor, sigarasından derin nefesler alıyordu. Aklından Alda geçiyor, Alda'yı aramıyordu. Işıkları kapatmıştı Erdal. Şiirler geçiyordu odasından. O ise Alda'ya söyleyemediklerini düşünüyordu.

Aynı saatlerde iki insan da ayrı ayrı odalarda birbirini düşünüyor ama ikisi de birbirini aramıyor, sormuyor, birbirine gitmiyordu.

Nedenin niçinin önemi yoktu.

İki insan aynı anda birbirinden habersiz şiir oluyordu. Alda, Erdal'ı arasa ya da Erdal, Alda'ya gitse gerçek olup yenik düşeceklerdi hayata... 

Bunu biliyorlar mıydı bilmiyorum ama ikisi de hissederek yaşıyor ve sevişmeden, dokunmadan, bakmadan şiir olabileceğinin, aşk olabileceğinin kanıtı oluyorlardı gecede.

Erdal ve Alda
Düşsel bir sarılmada konakladılar ömürleri boyunca..."

yasemin şenyurt - mayıs ıslığı

1.8.11

bazen kimse benimle konuşmuyor da..

bugünlerde o kadar düzenli ve sıradan bi hayatım var ki, yaptığım en büyük çılgınlık üç büyük bardak taze sıkılmış portakal suyu içmek. dönem içinde ders çalışmaktan ilk bölümlerini kaçırdığım, sonra da izlemeyi yaza bıraktığım behzat ç'ye başlamıştım bir ay önce. sabah kahvaltı yapar yapmaz onu izliyorum, sözlüklerden o bölümle ilgili yazılanları okuyup bi şey yazmamak için kendimi zor tutuyorum. öğleden sonra odam güneş altında kaldığı için, salona geçip puzzle'ın başına oturuyorum. parça aramaktan başım dönünce, odama geri dönüp başka diziler izliyorum. akşam yemeğinden sonra ise bir film izliyorum. biraz önce l'arnacoeur diye bir fransız filmi izledim mesela "J'min önerisiyle.

evet, fransız filmleri seven o kızlardan biri benim. biri de "J. ama onun ablası değil sanırım. zaten scott pilgrim vs. the world'ü de sevmemişti. neyse. o değil de, dünden beri düşünüyorum. acaba benim "seninle mutsuz olmaya da varım" diyebileceğim kimse çıkmadı mı karşıma?

üzülüyorum. sonra rüyalarımda saçmalıyorum. biri şu kızı sustursun. nolur.

hı. bi de bütün bunları yaparken aralarda bubble struggle 2: rebubbled oynuyorum. eski bağımlılığım geri döndü. link koydum ama uzak durun bence. :p :)