Pages

11.4.10

itiraf - 3

hep aynı şey! o kadar iyi başarıyorum ki kendimi kandırmayı, başkalarına kanmayı. eminim ki, hepsi ismim yüzünden. bu saflığım ve şeffaflığım. yüzüme bakan, içimi görüyor zaten. saklayamıyorum hiçbir şeyi, yaşarken aksini düşünüyor olmama rağmen. susuyorum ve bekliyorum bir köşede. bunu çok iyi yapıyorum işte, umrumda değilmiş gibi kimse. oysa biriyle göz göze geldiğimde, o kadar belli ediyorum ki birini beklediğimi, uzun zamandır beklediğimi, kaçıyor hemen. gözlerini kaçırarak. içimi görüyor, dediğim gibi. içimi görünce kaçıyor işte. hızlı adımlarla. oysa ben kaçamıyorum kendimden. hiçbir şeyi geride bırakamıyorum. oynayacak başka bir şeyim yokmuş gibi, geçmişimle oynuyorum.

ve bazıları da rollerini o kadar iyi oynuyorlar ki, inanıveriyorum gerçek olduğuna. birilerinin hayatı tiyatro sahnesi sandığını biliyorum, ama çevremdekilerin de öyle olabileceklerini hep unutuyorum. asıl merak ettiğimse, oyunlarından memnun kalıp kalmadıkları. perdeler ve ışıklar kapandığında, kendilerini rahat hissedip hissetmedikleri. aldıkları alkışlar ne kadar iyi oynadıklarını gösteriyor, oysa oyuncu "kendi" olmaya sahne arkasında başlıyor. bunun farkındalar mı, sormak istiyorum. ama hiçbiri kulise almadığı için beni -belki de kimseyi-, kimsenin de cevabına güvenemiyorum. cevap veren, arkasından alkış bekliyor gibi bakıyor yüzüme çoğu zaman. alkışlıyorum ben de, güzel oynuyor. başkası olabiliyor, büyük bir beceriyle. kendi olamıyor.

hiçbiri sorun değil aslında. çikolatalarım vardı ya bir ay öncesine kadar, hepsi bitti. asıl üzen bu beni. o zaman biliyordum bir şeyleri. şimdiyse bildiklerim beni şaşırtıyor, canımı yakıyor. bu kadar. 

0 yıldız: