"love is all you need."
- the beatles
aynen bu şekilde başlamıştım akademik hayatımın en önemli makalelerinden birine. makalemin özeti buydu gerçekten. sevebilir ve sevildiğine inanabilir konuma gelene kadar yaşananlardan ve bu sürecin terapi ilişkisinde de ortaya çıktığından bahsediyordum. o konuma gelmenin yetmediğini ve asıl önemli olanın, o konumda kalma çabası olduğunu vurguluyordum. vardığın yerin değil, yolun önemli olduğunu söyleyen binlerce felsefe gibi. yeni bir şey söylemiyordum kısacası. yaptığım alıntı da bugüne kadar söylenmiş en farklı şey değildi.
ama nasıl oluyorsa, bunu her seferinde unutuyordum. defalarca yaptığım gibi, bir yerlere varmaya çalışırken bir ton şeyi gözden kaçırıyordum, daha çabuk olamadığım için kendime kızıyordum, o esnada kimseyi sevmeye fırsat bulamıyordum ve beni sevenlere yeterince önem veremiyordum. peki, nereden çıkmıştı bunca korku ve öfke? ve hatta bu duyguların kendisi neden bu kadar korkutucu ve öfkelendirici olmuştu birdenbire? bu sorulara verilecek birsürü teorik cevabım vardı, zor bir yol üzerinde olduğumu rahatlıkla söyleyebilirdim hissiz bir şekilde. hatta bazen gülerek. kendimi gerçekten anlıyormuşum, yolu gerçekten görüyormuşum gibi.
anlamamak ve görmemek için çabalıyordum oysa o sırada. hala çabalıyorum bir yandan, bunları görüyor olmama rağmen. sevemeyeceğime ve sevilemeyeceğime dünyanın en mantıklı düşüncesiymişçesine inanmama neden olan birtakım "eksiklik"ler içinde olduğumu hissediyorum çünkü. kendime ve yola dikkat etmeden körlemesine "yürümek" ise, o eksiklikleri bir an olsun unutturuyor. böylece korku da kalmıyor, öfke de. seviyor ve seviliyorum. yani, yüzeyde.
buradan ilerisi gelmiyor zihnime, takıldım kaldım. biliyorum işte, artık hiçbir şeyin göründüğünden ibaret olmadığını anladım. yüzeyin, gerçeğin çok küçük, minicik bir parçası olduğunu da... o yüzden geri geldi korkular, öfkeler, eksikliklere tahammülsüzlükler. bu yüzden zihnimde çağrışıp duruyor belki o herkesin bildiği şarkı sözü.
ve ben bu şarkı sözüyle özetlenebilecek kimbilir kaç yazı daha yazacağım?
0 yıldız:
Yorum Gönder