Pages

15.12.13

bir demet belirsiz duyusal algılama

bazılarınızın aşık olmasına söyleyecek sözüm yok. evet. sevin, sevilin, sevgilinizle kavga edin, bağırıp çağırın, ağlayın, öpüşüp barışın, el ele tutuşun, sarılıp uyuyun. hep beraber bir yerlere gittiğimizde, bana eğlenceli anılarınızdan bahsedin, birbirinizi şikayet edin, sonra gülmeye devam edin. her şeye rağmen mutlu olduğunuzu söyleyin. karşılıklı olmasına da gerek yok; sevdiğinizin bir sözüyle ne kadar mutlu olduğunuzu, bir gece içtikten sonra yazım yanlışlarıyla dolu mesajlar attığınızı, onu başkasıyla gördüğünüzde ne kadar üzüldüğünüzü de anlatabilirsiniz. bütün bunları, aşık olduğum birinin olmamasına üzülmeden dinleyebilirim. sadece sizin için sevinip sizin için üzülebilirim.

ama bazılarınız bütün bunları yaşarken, çok güzel şeyler yazıyor ve yazdıklarınız içimdeki boşlukta yankılanıyor. o zaman anlıyorum bir şeylerin eksik olduğunu ve doldurmak için bulduğum şeylerin oraya hiç uymadığını. kimse elimdeki uymayan parçaları alıp doğrularını vermiyor. ben de hep aynı sabrı göstererek, aynı parçayı aynı uygunsuz boşluğa sığdırmaya çalışıyorum. hayır. fırlatıp atmıyorum. atsam rahatlarım, biliyorum. öfkeliyim çünkü. hayır. HAYIR. öfkeli değilim, sinirliyim. kızgınım. elimdeki parçayı parçalayasım var. parçayı vura vura yerine oturtasım var ama buna gücüm yok. bazen diyorum ki, iyi ki gücüm yok. yoksa çoktan birini camdan atmıştım, masayı bir duvara çarpmıştım, telefonu yere atmış ve parçalamıştım. oysa şimdi ne kadar sakinim, bakın. arada bağırıyorum sadece. hiç olmadı laf çarpıyorum. evet. bazen onlar ağır oluyor, birini camdan atmışım gibi etki yaratıyor. ancak o zaman rahatlıyorum.

buraya nasıl geldim bilmiyorum, sadece aşık olduğunuz zaman yazı yazmayın, yazamayın diyecektim. kıskanıyorum ve yarınki sunumda da anlatacağımız gibi, kıskançlık da bir öfke biçimidir.

0 yıldız: