Pages

4.11.12

işte bütün mesele bu !

tanıdığım bir şizofreni hastası, bulunduğumuz odanın köşesini göstererek, "orada bir kız görüyorsam ne olmuş?" demişti de, hayatımızdaki hiçbir şeyi, en başta kendi duygularımızı, böylesine kabullenemediğimizi fark etmiştim. seneler sonra üzülmememiz, hala onu sevmememiz, yaptıklarına sinirlenmememiz, başkalarından kıskanmamamız gerekiyordu. 

biz de büyük bir gururla üzülmediğimizi, sevmediğimizi, sinirlenmediğimizi, kıskanmadığımızı sanıyorduk ve bu, zihnimizin canı sıkıldığında oynadığı oyunlardan biriydi aslında. bizi de o kadar rahatlatan bir oyundu ki, eve dönmek, kendimizi, duygularımızı bir gözden geçirmek, tek başımıza yatağa uzanmak istemiyorduk. oysa, bir denesek üzüntüyle baş etmek çok da zor olmayacaktı belki ya da diğer duygularla... hem de bizimle aynı şeyleri yaşayan birsürü insan vardı ve anlaşılmak o kadar da zor değildi. başkasını anlamaya çalışırken, insan kendisini de anlayabilirdi (aa.. merhaba psikolog olma nedenim ! :p)... anladıklarını başkalarına anlatmak ya da onlara kabul ettirmek zorunda değildi tabi, kabullenebildikten sonra -galiba- içinde bir şeyler kalmış hissi de kayboluyordu.

bu zamana kadar, bana derdinizi anlattığınızda herhangi birinize "üzülme" demişsem eğer farkında olmadan, gerçekten özür dilerim. üzülün, üzülebileceğinizi kabul edin. o zaman her şey daha kolay olacak sanki :)

bu yazının nereden çıktığını bilene gelsin yazım. öpücüklerimle

0 yıldız: