knausgaard'ın otobiyografisini en başından beri takip eden okurları olarak, hayatının bazı önemli dönüm noktalarını önceki kitaplardan biliyor olsak da, bu kitapta o noktalar arasındaki bağlantıların netleştiğini görüyoruz. yazmanın, edebiyat yazmanın neden knausgaard için bu kadar önemli olduğunu düşünüp durdum kitap boyunca... benim cevabım şu oldu: yazarlık akademisi'ne gittiği andan, hatta kuzey norveç'te geçirdiği zamanlardan beri karl ove, kendinden uzaklaşmak için öykü ve roman yazmak istiyordu. oysa kendinden uzaklaşması, karakterlerinin gerçeklikten uzak, soğuk ve sığ olmasına neden oluyordu. bu kitapta, bir yerde kırdığı döngü işte tam da burada. bir noktada, hissettiği derin utancı yücelterek kullanabilmeyi başardı, kendini, kendi yaşamını, kendi içinden geleni kullanabildi. tam olarak, neyin bunu sağladığı kısmını, henüz bilmiyorum... ama zaman zaman kitabı elime aldığım zaman, bu konudaki ipuçlarını arayacağım. yine de knausgaard'ı ilk okumaya başladığım zamanlarda aradığım 'neden böyle bir kitap yazılır?' sorusuna cevap olacak şeyler okuduğumu düşünüyorum.
kitabın bir başka meselesi de romantik ilişkiler tabii, ama o konuda çok yazmayacağım. sadece karl ove'nin yaptığı okumalara dair düşüncelerinin olduğu bir yerde de geçen, sevgilisini hades'in elinden kurtarabilmek için geri dönüp ona bakmaması gereken ama dayanamayıp bakan ve sevgilisini sonsuza kadar bir kez daha kaybeden orpheus'un hikayesinin knausgaard'ın kişisel hikayelerine ne kadar benzediğini hatırlatmak istiyorum - ki, bu hikayenin psikanalitik bir okuması da Orpheus'un açgözlülük ve hasedinden doyumun ertelenmesine tahammül edemediğini ya da bilinçdışı suçluluk duygularıyla kendi kendini baltaladığını işaret etmektedir. knausgaard'ın anlatılarında, her iki açıklamanın da izlerine rastlamak mümkündür.
son olarak, karl ove'nin yaptığı okumalara dair düşünceleri demişken... kitabın belki de en güzel kısımları onlardı. ortak okuduğumuz yazarlar hakkında hissettikleri, hiç bilmediğim ama anlatılarından özellikle merak ettiğim norveçli yazarlar ve şairler, bazı yazarları, örneğin maurice blanchot'u okurken hissettiklerimi benden iyi anlatması... gerçekten bu kitabı muhteşem yapan ayrıntılardandı. geriye kaldı bir kitap... ayrılığa kendimi hazırlamam gerekiyor. içimden bir ses knausgaard'ın da, otobiyografik serisinin son kitabına başlamadan önce aynı şeyi yaptığını söylüyor. hadi bakalım.